İKİMİZDE RÜYADAYIZ.
Moderatörler: ucharfbesnokta, Ertugrul
- hakandidinir
- Özel Üye
- Mesajlar: 2638
- Kayıt: 10 Oca 2007, 00:00
İKİMİZDE RÜYADAYIZ.
Zamanın birinde iki kardeş varmış.
Büyük olanı koskocaman bir çiftliğin sahibi ve köyün ağasıymış.
O kadar zenginmiş ki zenginliği başka memleketlerde dahi dillerde dolaşırmış.
Kardeş ise abisinin çiftliğinde karın tokluğuna kar kış, sıcak soğuk demeden çalışırmış.
Ortalığın sıcaktan cayır cayır yandığı bir yaz günü küçük kardeş yorgunluktan bitap düşmüş ve bir ağacın gölgesinde uyuya kalmış.
Çok geçmemiş ki abisi kardeşini, ayağındaki koca ayakkabılarıyla sert biçimde dürterek Kalk iş zamanı uyunur mu?
Çalışmayana bedava ekmek yok. diyerek uyandırmış.
Kardeşi ise ne olduğunu anlamadan şaşkın gözlerle önünde duran abisinin o heybetli cüssesiyle karşılaşmış ve
Abi neden uyandırdın beni? Çok güzel bir rüya görüyordum.
Rüyamda büyük bir çiftliğim, yüzlerce atlarım, sayısız hayvanlarım, ucu bucağı gözükmeyen tarlalarım, benim için çalışan yüzlerce işçim, aletlerim ve daha sayamayacağım bir sürü mala sahiptim.
O kadar güzel bir rüyaydı ki, keşke uyandırmasaydın da biraz daha tadını çıkartsaydım. demiş.
Abisi ise alaylı bir ifade ile Sen demiş, Bu saydıklarını ancak rüyanda görürsün.
Oysa bak ben bütün bu saydıklarına sahibim, bunların içinde yüzüyorum diye cevap vermiş.
Kardeşi ise bilgece bir ifade ile abisine bakmış ve söylediği sözlere pişman edercesine şu sözler dökülmüş kurumuş dudaklarından:
Abi biliyor musun aslında ikimiz de rüya görüyoruz?
Tek fark, benim rüyam gözlerimi açınca bitiyor,
senin rüyan ise gözlerini kapatınca bitecek
alıntı.
Konya esintisinden.
Büyük olanı koskocaman bir çiftliğin sahibi ve köyün ağasıymış.
O kadar zenginmiş ki zenginliği başka memleketlerde dahi dillerde dolaşırmış.
Kardeş ise abisinin çiftliğinde karın tokluğuna kar kış, sıcak soğuk demeden çalışırmış.
Ortalığın sıcaktan cayır cayır yandığı bir yaz günü küçük kardeş yorgunluktan bitap düşmüş ve bir ağacın gölgesinde uyuya kalmış.
Çok geçmemiş ki abisi kardeşini, ayağındaki koca ayakkabılarıyla sert biçimde dürterek Kalk iş zamanı uyunur mu?
Çalışmayana bedava ekmek yok. diyerek uyandırmış.
Kardeşi ise ne olduğunu anlamadan şaşkın gözlerle önünde duran abisinin o heybetli cüssesiyle karşılaşmış ve
Abi neden uyandırdın beni? Çok güzel bir rüya görüyordum.
Rüyamda büyük bir çiftliğim, yüzlerce atlarım, sayısız hayvanlarım, ucu bucağı gözükmeyen tarlalarım, benim için çalışan yüzlerce işçim, aletlerim ve daha sayamayacağım bir sürü mala sahiptim.
O kadar güzel bir rüyaydı ki, keşke uyandırmasaydın da biraz daha tadını çıkartsaydım. demiş.
Abisi ise alaylı bir ifade ile Sen demiş, Bu saydıklarını ancak rüyanda görürsün.
Oysa bak ben bütün bu saydıklarına sahibim, bunların içinde yüzüyorum diye cevap vermiş.
Kardeşi ise bilgece bir ifade ile abisine bakmış ve söylediği sözlere pişman edercesine şu sözler dökülmüş kurumuş dudaklarından:
Abi biliyor musun aslında ikimiz de rüya görüyoruz?
Tek fark, benim rüyam gözlerimi açınca bitiyor,
senin rüyan ise gözlerini kapatınca bitecek
alıntı.
Konya esintisinden.
Re: İKİMİZDE RÜYADAYIZ.
"İnsanlar uykudadır, ölünce uyanırlar."
Allah razı olsun Hakan abi! Akl-ı Selim, Kalb-i Selim inşaAllah...
Allah razı olsun Hakan abi! Akl-ı Selim, Kalb-i Selim inşaAllah...
Bizim yolumuz, incinmemek ve incitmemek yoludur!..
- hakandidinir
- Özel Üye
- Mesajlar: 2638
- Kayıt: 10 Oca 2007, 00:00
Re: İKİMİZDE RÜYADAYIZ.
allah razı olsun kardeşiminci yazdı:"İnsanlar uykudadır, ölünce uyanırlar."
Allah razı olsun Hakan abi! Akl-ı Selim, Kalb-i Selim inşaAllah...
- hakandidinir
- Özel Üye
- Mesajlar: 2638
- Kayıt: 10 Oca 2007, 00:00
Re:
ders almamız gereken bir kıssa
allah razı olsun hakan abi paylaşım için
allah razı olsun hakan abi paylaşım için
Derdin sendendir, fakat görmüyorsun Dermanın sendedir, fakat bilmiyorsun Koskoca alem içine yerleştirilmiş Sen kendini hâlâ küçük bir şey sanıyorsun
- hakandidinir
- Özel Üye
- Mesajlar: 2638
- Kayıt: 10 Oca 2007, 00:00
Re:
ALLAH RAZI OLSUN KARDEŞİMkristal yazdı:ders almamız gereken bir kıssa
allah razı olsun hakan abi paylaşım için
- hakandidinir
- Özel Üye
- Mesajlar: 2638
- Kayıt: 10 Oca 2007, 00:00
- hakandidinir
- Özel Üye
- Mesajlar: 2638
- Kayıt: 10 Oca 2007, 00:00
Re:
Allah razı olsun kardeşim sağ olunuz var olunuzvena yazdı:TEŞEKÜRLER ÇOK GÜZEL
- Cemalettin
- Özel Üye
- Mesajlar: 133
- Kayıt: 24 Ağu 2009, 23:00
HAYALİN DİĞER ADI: MADDE
HAYALİN DİĞER ADI: MADDE
Hazreti Muhammed Aleyhisselam "insanlar uykudadır, öldükleri vakit uyanırlar" buyurmuştur. Demek ki, dünya hayatında gördüğü şeyler uyuyan kimsenin rüyasında gördüğü şeyler gibidir. Yani hayaldir.
Bir ayette ise, insanların kıyamet gününde tekrar diriltildiklerinde şöyle diyecekleri bildirilmektedir:
Demişlerdir ki: "Eyvahlar bize, uykuya-bırakıldığımız yerden bizi kim diriltip-kaldırdı? Bu, Rahman (olan Allah)ın va'dettiğidir, (demek ki) gönderilen (elçi)ler doğru söylemiş". (Yasin Suresi, 52)
Ayette de görüldüğü gibi, insanlar kıyamet günü aynı bir rüyadan uyanır gibi uyanmaktadırlar. Bir insan, ağır bir uykuya daldığı ve rüya gördüğü sırada aniden uyandırıldığında kendisini uyandıranın kim olduğunu nasıl sorgularsa, bu insanlar da aynı şekilde kendilerini kimin uyandırdığını sormaktadırlar. Bu ayette de dikkat çekildiği gibi dünya hayatı gördüğümüz bir rüya gibidir ve her insan bu rüyadan uyandırılacak ve gerçek hayatı olan ahiret hayatına dair görüntüleri görmeye başlayacaktır.
Pek çok insan, bu konuyu düşünerek gerçeğin kıyısına kadar geldiği halde "gören kim" sorusunun cevabını vermekte, düşüncede bundan daha ileriye gitmekte tereddüt eder. Yukarıdaki örneklerde de görüldüğü gibi benliğimizi meydana getiren varlık için kimileri "küçük insan", kimileri "makinenin içindeki hayalet", bazıları "beyni kullanan varlık", bazıları ise "içteki göz" tabirini kullanmışlardır. Tüm bu tabirler, beynin ötesinde bilinç sahibi olan varlığı tanımlayabilmek ve ona ulaşabilmek için yapılmıştır. Ancak bu insanlar materyalist görüşleri nedeniyle gerçekten görenin, duyanın kim olduğunu dile getirememişlerdir.
Bu gerçeğin cevabını bize veren yegane kaynak, dindir. Allah Kuran'da insanı önce bedenen yarattığını, sonra da ona "ruhundan üfürdüğünü" bildirmiştir:
Hani Rabbin meleklere demişti: "Ben, kuru bir çamurdan, şekillenmiş bir balçıktan bir beşer yaratacağım. Ona bir biçim verdiğimde ve ona ruhumdan üfürdüğümde hemen ona secde ederek (yere) kapanın." (Hicr Suresi, 28 - 29)
Sonra onu 'düzeltip bir biçime soktu' ve ona ruhundan üfledi. Sizin için de kulak, gözler ve gönüller var etti. Ne az şükrediyorsunuz? (Secde Suresi, 9)
Yani insanın, bedeni dışında bir başka varlığı daha vardır. Beyninin içindeki görüntüyü "görüyorum" diyen, beyninin içinde duyduğu sesleri "duyuyorum" diyen, kendi varlığının şuurunda olan ve "ben benim" diyen bu varlık Allah'ın insana vermiş olduğu ruhtur.
Tek mutlak varlık ise Allah'tır. Allah'ın varlığı her yeri kuşatmıştır. İnsan ise hiçbir şekilde mutlak varlık olamayacağı için, her halikarda görüntüdür.
Bu gerçeği Rabbimiz bir ayette şöyle bildirir:
Allah... O'ndan başka ilah yoktur. Diridir, kaimdir. O'nu uyuklama ve uyku tutmaz. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O'nundur. İzni olmaksızın O'nun katında şefaatte bulunacak kimdir? O, önlerindekini ve arkalarındakini bilir. (Onlar ise) Dilediği kadarının dışında, O'nun ilminden hiçbir şeyi kavrayıp-kuşatamazlar. O'nun kürsüsü, bütün gökleri ve yeri kaplayıp-kuşatmıştır. Onların korunması O'na güç gelmez. O, pek yücedir, pek büyüktür. (Bakara Suresi, 255)
Hazreti Muhammed Aleyhisselam "insanlar uykudadır, öldükleri vakit uyanırlar" buyurmuştur. Demek ki, dünya hayatında gördüğü şeyler uyuyan kimsenin rüyasında gördüğü şeyler gibidir. Yani hayaldir.
Bir ayette ise, insanların kıyamet gününde tekrar diriltildiklerinde şöyle diyecekleri bildirilmektedir:
Demişlerdir ki: "Eyvahlar bize, uykuya-bırakıldığımız yerden bizi kim diriltip-kaldırdı? Bu, Rahman (olan Allah)ın va'dettiğidir, (demek ki) gönderilen (elçi)ler doğru söylemiş". (Yasin Suresi, 52)
Ayette de görüldüğü gibi, insanlar kıyamet günü aynı bir rüyadan uyanır gibi uyanmaktadırlar. Bir insan, ağır bir uykuya daldığı ve rüya gördüğü sırada aniden uyandırıldığında kendisini uyandıranın kim olduğunu nasıl sorgularsa, bu insanlar da aynı şekilde kendilerini kimin uyandırdığını sormaktadırlar. Bu ayette de dikkat çekildiği gibi dünya hayatı gördüğümüz bir rüya gibidir ve her insan bu rüyadan uyandırılacak ve gerçek hayatı olan ahiret hayatına dair görüntüleri görmeye başlayacaktır.
Pek çok insan, bu konuyu düşünerek gerçeğin kıyısına kadar geldiği halde "gören kim" sorusunun cevabını vermekte, düşüncede bundan daha ileriye gitmekte tereddüt eder. Yukarıdaki örneklerde de görüldüğü gibi benliğimizi meydana getiren varlık için kimileri "küçük insan", kimileri "makinenin içindeki hayalet", bazıları "beyni kullanan varlık", bazıları ise "içteki göz" tabirini kullanmışlardır. Tüm bu tabirler, beynin ötesinde bilinç sahibi olan varlığı tanımlayabilmek ve ona ulaşabilmek için yapılmıştır. Ancak bu insanlar materyalist görüşleri nedeniyle gerçekten görenin, duyanın kim olduğunu dile getirememişlerdir.
Bu gerçeğin cevabını bize veren yegane kaynak, dindir. Allah Kuran'da insanı önce bedenen yarattığını, sonra da ona "ruhundan üfürdüğünü" bildirmiştir:
Hani Rabbin meleklere demişti: "Ben, kuru bir çamurdan, şekillenmiş bir balçıktan bir beşer yaratacağım. Ona bir biçim verdiğimde ve ona ruhumdan üfürdüğümde hemen ona secde ederek (yere) kapanın." (Hicr Suresi, 28 - 29)
Sonra onu 'düzeltip bir biçime soktu' ve ona ruhundan üfledi. Sizin için de kulak, gözler ve gönüller var etti. Ne az şükrediyorsunuz? (Secde Suresi, 9)
Yani insanın, bedeni dışında bir başka varlığı daha vardır. Beyninin içindeki görüntüyü "görüyorum" diyen, beyninin içinde duyduğu sesleri "duyuyorum" diyen, kendi varlığının şuurunda olan ve "ben benim" diyen bu varlık Allah'ın insana vermiş olduğu ruhtur.
Tek mutlak varlık ise Allah'tır. Allah'ın varlığı her yeri kuşatmıştır. İnsan ise hiçbir şekilde mutlak varlık olamayacağı için, her halikarda görüntüdür.
Bu gerçeği Rabbimiz bir ayette şöyle bildirir:
Allah... O'ndan başka ilah yoktur. Diridir, kaimdir. O'nu uyuklama ve uyku tutmaz. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O'nundur. İzni olmaksızın O'nun katında şefaatte bulunacak kimdir? O, önlerindekini ve arkalarındakini bilir. (Onlar ise) Dilediği kadarının dışında, O'nun ilminden hiçbir şeyi kavrayıp-kuşatamazlar. O'nun kürsüsü, bütün gökleri ve yeri kaplayıp-kuşatmıştır. Onların korunması O'na güç gelmez. O, pek yücedir, pek büyüktür. (Bakara Suresi, 255)
- hakandidinir
- Özel Üye
- Mesajlar: 2638
- Kayıt: 10 Oca 2007, 00:00
Re: HAYALİN DİĞER ADI: MADDE
Cemalettin yazdı:HAYALİN DİĞER ADI: MADDE
Hazreti Muhammed Aleyhisselam "insanlar uykudadır, öldükleri vakit uyanırlar" buyurmuştur. Demek ki, dünya hayatında gördüğü şeyler uyuyan kimsenin rüyasında gördüğü şeyler gibidir. Yani hayaldir.
Bir ayette ise, insanların kıyamet gününde tekrar diriltildiklerinde şöyle diyecekleri bildirilmektedir:
Demişlerdir ki: "Eyvahlar bize, uykuya-bırakıldığımız yerden bizi kim diriltip-kaldırdı? Bu, Rahman (olan Allah)ın va'dettiğidir, (demek ki) gönderilen (elçi)ler doğru söylemiş". (Yasin Suresi, 52)
Ayette de görüldüğü gibi, insanlar kıyamet günü aynı bir rüyadan uyanır gibi uyanmaktadırlar. Bir insan, ağır bir uykuya daldığı ve rüya gördüğü sırada aniden uyandırıldığında kendisini uyandıranın kim olduğunu nasıl sorgularsa, bu insanlar da aynı şekilde kendilerini kimin uyandırdığını sormaktadırlar. Bu ayette de dikkat çekildiği gibi dünya hayatı gördüğümüz bir rüya gibidir ve her insan bu rüyadan uyandırılacak ve gerçek hayatı olan ahiret hayatına dair görüntüleri görmeye başlayacaktır.
Pek çok insan, bu konuyu düşünerek gerçeğin kıyısına kadar geldiği halde "gören kim" sorusunun cevabını vermekte, düşüncede bundan daha ileriye gitmekte tereddüt eder. Yukarıdaki örneklerde de görüldüğü gibi benliğimizi meydana getiren varlık için kimileri "küçük insan", kimileri "makinenin içindeki hayalet", bazıları "beyni kullanan varlık", bazıları ise "içteki göz" tabirini kullanmışlardır. Tüm bu tabirler, beynin ötesinde bilinç sahibi olan varlığı tanımlayabilmek ve ona ulaşabilmek için yapılmıştır. Ancak bu insanlar materyalist görüşleri nedeniyle gerçekten görenin, duyanın kim olduğunu dile getirememişlerdir.
Bu gerçeğin cevabını bize veren yegane kaynak, dindir. Allah Kuran'da insanı önce bedenen yarattığını, sonra da ona "ruhundan üfürdüğünü" bildirmiştir:
Hani Rabbin meleklere demişti: "Ben, kuru bir çamurdan, şekillenmiş bir balçıktan bir beşer yaratacağım. Ona bir biçim verdiğimde ve ona ruhumdan üfürdüğümde hemen ona secde ederek (yere) kapanın." (Hicr Suresi, 28 - 29)
Sonra onu 'düzeltip bir biçime soktu' ve ona ruhundan üfledi. Sizin için de kulak, gözler ve gönüller var etti. Ne az şükrediyorsunuz? (Secde Suresi, 9)
Yani insanın, bedeni dışında bir başka varlığı daha vardır. Beyninin içindeki görüntüyü "görüyorum" diyen, beyninin içinde duyduğu sesleri "duyuyorum" diyen, kendi varlığının şuurunda olan ve "ben benim" diyen bu varlık Allah'ın insana vermiş olduğu ruhtur.
Tek mutlak varlık ise Allah'tır. Allah'ın varlığı her yeri kuşatmıştır. İnsan ise hiçbir şekilde mutlak varlık olamayacağı için, her halikarda görüntüdür.
Bu gerçeği Rabbimiz bir ayette şöyle bildirir:
Allah... O'ndan başka ilah yoktur. Diridir, kaimdir. O'nu uyuklama ve uyku tutmaz. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O'nundur. İzni olmaksızın O'nun katında şefaatte bulunacak kimdir? O, önlerindekini ve arkalarındakini bilir. (Onlar ise) Dilediği kadarının dışında, O'nun ilminden hiçbir şeyi kavrayıp-kuşatamazlar. O'nun kürsüsü, bütün gökleri ve yeri kaplayıp-kuşatmıştır. Onların korunması O'na güç gelmez. O, pek yücedir, pek büyüktür. (Bakara Suresi, 255)
Allah razı olsun sağ olunuz, var olunuz. Var olan nice güzellik vardır bir anlık, nicesi bir nice süre, kimisi bir ömür fakat ömürde nihayete erendir. Anne karnında başlar, dünyada devamla kabirde kıyamete kadar sürüp gider. İşte günün uyku bölümü gece olduğu gibi ömrün uyku bölümüde dünyadır, kabir bilinmeyen bir sabaha uyanıştır. Rabbimin izniyle hayırlı sabahlara uyana bilmek dileğiyle. Rahmana emanet olunuz...