Türk Hat Sanatı ve Gelişimi

Osmanlı Devletinde Hat, Ebru ve Diğer Süsleme Sanatları

Moderatörler: ucharfbesnokta, Ertugrul

Cevapla
Med_Cezir
İslamiYasam Genel Sorumlusu
İslamiYasam Genel Sorumlusu
Mesajlar: 1966
Kayıt: 11 Eki 2006, 23:00
Konum: İstanbul
İletişim:

Türk Hat Sanatı ve Gelişimi

Mesaj gönderen Med_Cezir »

Hat sözlükte ''ince, uzun doğru yol, birçok noktaların birbirine bitişerek sıralanmasından meydana gelen çizgi, çizgiye benzeyen şeyler ve yazı'' gibi anlamlara gelir. Bu kelime özellikle İslam kültüründe, yazı ve güzel yazı (hüsnü'lhat, elhattu'lhasen) manalarında kullanılmıştır. Hüsni hat, estetik kurallara bağlı kalarak , ölçülü, güzel yazma sanatıdır; fakat İslam yazıları için kullanılan bir tabirdir. İslam yazılarını güzel yazma ve öğretme hünerine sahip Sanatkara hattat, bu Sanata da hattatlık denilmiştir. Hat, sözün veya ruhta cereyan eden fikir ve duyguların alfabe ve yazı vasıtaları ile resmedilmesidir. Nitekim büyük matematikçi Öklid de aynı manaya işaretle; ''Hat, her ne kadar maddi aletlerle meydana gelirse de o, ruha ait bir hendesedir'' demiştir.

Abbasiler devrinde gelişen hat Sanatı onbeşinci yüzyılda ünlü Türk hattatı Şeyh Hamdullah (1429-1520) ile yeni bir tavır ve şive kazanmış ve o zamanki İslam dünyasının bütün hattatlarının üstadı olmuştur. Onun üslubu Osmanlı hat Sanatının gelişmesine geniş ölçüde yol açan bir temel oluşturmuştur. Onbeşinci yüzyılda yetişen sanatkarlardan biride İstanbul Fatih Camii kitabesiyle Topkapı sarayında Sultan Ahmed çeşmesine bakan dış kapının kitabesini yazan Ali bin Yahya Sofi'dir. Süleymaniye Camii kubbesinde yazıyı yazan Karahisari Osmanlı Sanatına güzel fakat süreli olmayan bir üslup getirmiştir. Onyedinci yüzyılda Hafız Osman'la Türk yazı üslubu yeni bir yükseliş devrine girmiştir. Zamanın bütün hattatları ondan ders alıp onun yazı Sanatını benimsemişlerdir Sultan III Ahmet ve Sultan II. Mustafa da onun öğrencileri arasında idi. Taş basmasıyla çoğaltılan Kur'an'larla Hafız Osman'ın şöhreti bugün Hindistan'a ve Cava'ya kadar bütün İslam alemine yayılmıştır. Bundan sonra Mustafa Rakım ve Mehmet Esat Yesari on dokuzuncu yüzyılda, Kadıasker Mustafa İzzet Efendi ve Yesarizade Mustafa İzzet efendi çok tanınmış üstadlardır.

Yazı başlı başına bir Sanat olduğu gibi dekoratif Sanatların zenginleştirilmesinde ve mimaride çok büyük rol oynamıştır. Gerek Selçuklu, gerekse Osmanlı mimarisinden yazıyı çıkaracak olursak bunların pek fakir bir manzara göstereceğine şüphe yoktur. Dekoratif Sanatlar içinde aynı şey söylenebilir. Yazı Sanatının yanında tuğraları da gözden geçirmek lazımdır. Her sultanın adına arma şeklinde tuğra denilen bir kompozisyon oluşturulmuş ve fermanlar ile önemli vesikaların başına da tuğra çekilmiştir.

Yazar : Dr. Hatice Aksu
Helalin fazlası hesap, haramın fazlası azaptır.
İletişim: destek@islamiyasam.com
Kullanıcı avatarı
Ertugrul
Forum Sorumlusu
Forum Sorumlusu
Mesajlar: 935
Kayıt: 12 Şub 2007, 00:00
Konum: İstanbul
İletişim:

Mesaj gönderen Ertugrul »

tabi ilk yazıyı kullananı unutmamak lazımdır. ilk hattât idris aleyhisselâmdır,ayrıyetten en helal kazanılmış paranın hat ile kazanılan para olduğunu duymuştum.
Tende kudret nerden olsun nimet-i cân şükrüne,Bin dilim olsa yetişmez bir dilim nân şükrüne..ertugrul@islamiyasam.com
Kullanıcı avatarı
sevde
Yeni Üye
Yeni Üye
Mesajlar: 8
Kayıt: 04 Tem 2007, 23:00
Konum: bursa
İletişim:

Mesaj gönderen sevde »

AAAA BEN BİLMIYODUM AZ BENDE HATLA UĞRAŞIYOM :oops: :oops:
Cevapla

“Osmanlıda Süslüme Sanatları” sayfasına dön