Müslümanlık nasıl olmalıdır.
Moderatörler: ucharfbesnokta, Ertugrul
-
- Forum Sorumlusu
- Mesajlar: 428
- Kayıt: 11 Kas 2008, 00:00
- Konum: http://alicinan.wordpress.com/
- İletişim:
Müslümanlık nasıl olmalıdır.
Abid ve zahit bir zata bir gün yakın bir çevrede bulunan bir topluluk adaklarını, dileklerini ağaç aracılığıyla yapıyorlar. Ağaca ibadet ediyorlar dediler.
Abid buna çok öflelendi ve ağacı şirk (Allah'a ortak koşma) sebebi olarak görüyordu ve bunun için kesmeye karar verdi.
O zamana kadar kimse buna cesaret edememişti. Abid zat bir gün baltasını aldı ve verdiği kararı uygulamak üzere yola koyuldu, yola çıktı
Yolda karşısına acayip görünüşlü, ihtiyar suretinde, insana güven vermeyen biri çıktı. O da şeytanın ta kendisiydi. Ve nereye gittiğini sordu.
Abid, şurada bir ağacı kesmeye gidiyorum dedi. Şeytan, ibadetini ve nefsini bırakıp, nefsinle meşgul olmayı bırakıb başka şeylerle uğraşıyorsun.
Ben o ağacı kestirmeyeceğim deyince kavgaya başladılar.
Abid şeytanı yere atarak göğsünün üzerine oturdu. Allah bunu sana farz kılmadı, sen o ağaca tapmıyorsun.
Allah'ın yeryüzünde peygamberleri, velileri hatta zamanın mürşidi kamili var. Dileseydi onları gönderir, ağacı kesmelerini emrederdi dedi.
Abid zat yine o ağacı kesmem lazım dedi. Ve kavgaya devam ettiler. Abid yine galip gelip yine göğsünün üzerine oturdu.
Şeytan, boşuna uğraşma, çabalama, beni öldüremezsin,
çünkü Allah tarafından kıyamete kadar insanları saptırmak için bana mühlet verildi.
Sen o ağacı kesmekten vazgeç sana daha hayırlı bir teklifde, daha hayırlı bir öneride bulunacağım diye cevab verdi. Ve ekledi
Sen fakir bir adamsın. sende kendi malınla doymak ve insanlara muhtaç olmamak istersen bu işten vazgeç.
Sen o ağacı kesmekten vazgeçersen sana her gece başucuna iki altın getirir yastığının altına koyarım. Sabahleyin onu alır ailen ve kendin için harcarsın.
Böylece seni geçindirmeye bile yetmeyen odunculuktan kurtulmuş olursun ve Din kaedeşlerine sadaka olarak verirsin dedi.
Abid biraz yumuşar gibi oldu, mantıklı buldu. Şeytan yemin etti ve anlaştılar.
Ağacı kesmeden geri döndü. O gece ve ertesi gün yattı. Sabah olunca yastığının altına baktı ve gerçekten bir altın konmuştu. Buna çok memnun oldu
Merakla üçüncü günü bekledi Ertesi gün oldu ama yastığının altına altın konmamıştı.
Buna çok içerleyen oduncu hemen bıçağını, baltasını alıp şeytanı bulup öldürmek üzere yola koyuldu. Aynı yerde, ihtiyar halinde şeytanla yine karşılaştılar.
Şetan, vallahi o ağacı kesmeye gücün yetmez dedi
Oduncu şeytanı görür görmez hemen üzerine atıldı, saldırmaya başladı. Ama önceki halin tam tersine şeytan kendisini bir un çuvalı gibi savurdu.
Şimdi abid şeytanın elinde idi. Şeytan abidin göğsüne oturdu ve Sen bu ağacı kesmekten vazgeçeceksin. Aksi takdirde seni öldürürüm dedi...
Abid, beni mağlup ettin, beni serbest bırak. Önce ben seni mağlup etmişken, şimdi beni nasıl yendin. Bunu bana anlat dedi.
Şeytan ilk seferde öfken yani o zaman, Allah içindi, Allah rızası için yola çıkmıştın. Allah sana yardım etti galip kıldı.
Şimdi ise derdin altın için, bana kızgınlığın kendi nefsin için, dünya içindi.
Bundan dolayı, bu yüzden seni yendim artık bana gücünü geçiremezsin, aksine sen mağlup olursun dedi.
Evet arkadaşlar, şeytan her ne kadar lain olsada, yeri geliyor ihtiyar suretine girip nasihat bile veriyor. Eğer bizlerin hal ve hareketi, abid zatın ilk evvelki hareketi gibi olursa, yani amacımız gayemiz hedefimiz Raza-i ilahi olursa, yukarda kıssamızda olduğu gibi şeytana galip geliriz. Çünkü kişinin niyyeti belli, amacı belli. neticede Allah rızası var.
Lakin niyyetimiz Allah göstermesin Allah rızası olmazsa, heva ve heves peşinde olursa o zamanda şeytan galip gelir...
Şimdi şu menkıbemizin ma sadakı bizlerede şamil. Aynen devam ediyor. O zatın tahtında bizlerede mesaj vardır. Önemli olan o mesajı alıp, amil olmaya gayret etmek, gayret göstermek bizlere düşüyor... ( Fazilet takvimi // ucharfbesnokta )
Abid buna çok öflelendi ve ağacı şirk (Allah'a ortak koşma) sebebi olarak görüyordu ve bunun için kesmeye karar verdi.
O zamana kadar kimse buna cesaret edememişti. Abid zat bir gün baltasını aldı ve verdiği kararı uygulamak üzere yola koyuldu, yola çıktı
Yolda karşısına acayip görünüşlü, ihtiyar suretinde, insana güven vermeyen biri çıktı. O da şeytanın ta kendisiydi. Ve nereye gittiğini sordu.
Abid, şurada bir ağacı kesmeye gidiyorum dedi. Şeytan, ibadetini ve nefsini bırakıp, nefsinle meşgul olmayı bırakıb başka şeylerle uğraşıyorsun.
Ben o ağacı kestirmeyeceğim deyince kavgaya başladılar.
Abid şeytanı yere atarak göğsünün üzerine oturdu. Allah bunu sana farz kılmadı, sen o ağaca tapmıyorsun.
Allah'ın yeryüzünde peygamberleri, velileri hatta zamanın mürşidi kamili var. Dileseydi onları gönderir, ağacı kesmelerini emrederdi dedi.
Abid zat yine o ağacı kesmem lazım dedi. Ve kavgaya devam ettiler. Abid yine galip gelip yine göğsünün üzerine oturdu.
Şeytan, boşuna uğraşma, çabalama, beni öldüremezsin,
çünkü Allah tarafından kıyamete kadar insanları saptırmak için bana mühlet verildi.
Sen o ağacı kesmekten vazgeç sana daha hayırlı bir teklifde, daha hayırlı bir öneride bulunacağım diye cevab verdi. Ve ekledi
Sen fakir bir adamsın. sende kendi malınla doymak ve insanlara muhtaç olmamak istersen bu işten vazgeç.
Sen o ağacı kesmekten vazgeçersen sana her gece başucuna iki altın getirir yastığının altına koyarım. Sabahleyin onu alır ailen ve kendin için harcarsın.
Böylece seni geçindirmeye bile yetmeyen odunculuktan kurtulmuş olursun ve Din kaedeşlerine sadaka olarak verirsin dedi.
Abid biraz yumuşar gibi oldu, mantıklı buldu. Şeytan yemin etti ve anlaştılar.
Ağacı kesmeden geri döndü. O gece ve ertesi gün yattı. Sabah olunca yastığının altına baktı ve gerçekten bir altın konmuştu. Buna çok memnun oldu
Merakla üçüncü günü bekledi Ertesi gün oldu ama yastığının altına altın konmamıştı.
Buna çok içerleyen oduncu hemen bıçağını, baltasını alıp şeytanı bulup öldürmek üzere yola koyuldu. Aynı yerde, ihtiyar halinde şeytanla yine karşılaştılar.
Şetan, vallahi o ağacı kesmeye gücün yetmez dedi
Oduncu şeytanı görür görmez hemen üzerine atıldı, saldırmaya başladı. Ama önceki halin tam tersine şeytan kendisini bir un çuvalı gibi savurdu.
Şimdi abid şeytanın elinde idi. Şeytan abidin göğsüne oturdu ve Sen bu ağacı kesmekten vazgeçeceksin. Aksi takdirde seni öldürürüm dedi...
Abid, beni mağlup ettin, beni serbest bırak. Önce ben seni mağlup etmişken, şimdi beni nasıl yendin. Bunu bana anlat dedi.
Şeytan ilk seferde öfken yani o zaman, Allah içindi, Allah rızası için yola çıkmıştın. Allah sana yardım etti galip kıldı.
Şimdi ise derdin altın için, bana kızgınlığın kendi nefsin için, dünya içindi.
Bundan dolayı, bu yüzden seni yendim artık bana gücünü geçiremezsin, aksine sen mağlup olursun dedi.
Evet arkadaşlar, şeytan her ne kadar lain olsada, yeri geliyor ihtiyar suretine girip nasihat bile veriyor. Eğer bizlerin hal ve hareketi, abid zatın ilk evvelki hareketi gibi olursa, yani amacımız gayemiz hedefimiz Raza-i ilahi olursa, yukarda kıssamızda olduğu gibi şeytana galip geliriz. Çünkü kişinin niyyeti belli, amacı belli. neticede Allah rızası var.
Lakin niyyetimiz Allah göstermesin Allah rızası olmazsa, heva ve heves peşinde olursa o zamanda şeytan galip gelir...
Şimdi şu menkıbemizin ma sadakı bizlerede şamil. Aynen devam ediyor. O zatın tahtında bizlerede mesaj vardır. Önemli olan o mesajı alıp, amil olmaya gayret etmek, gayret göstermek bizlere düşüyor... ( Fazilet takvimi // ucharfbesnokta )
Bin tane mazeret, bir tane başarıya denk değildir… Tarih yazılırken okunmaz, yazıldıktan sonra okunur...
Şeytandan kurtulmanın tamamen bir yolu yoktur.Ancak onun saldırılarına karşı koymak ve gucunu zayıflatabiliriz..Buda ancak ALLAH'ı zikretmek ve onun rızasını gözetmekle olur.ALLAH'ım hidayet üzere sana kavuşuncaya kadar bizleri şeytanın her turlu tuzaklarından koru..Allah razı olsun hocam güzel bir kıssaydı ders alanlardan oluruz inşALLAH..
Rahmetinden Bir Damla Bizede Ayır YaRAB...
önce niyet
selamun aleykum çok güzel bir konuya temas etmişsin kardeşim sağol ALLAH RAZI OLSUN. Tusunami depremi sonrası yardım içinMENZİL den bir gurup seçilmiş bu gurupta MÜBAREK SEYYİD ABDULBAKİ Hz. LERİNİN OĞLUDA BULUNMAKTADIR.HAZIRLIKLAR YAPILIR YOLA ÇIKACAKKEN SEYDA Hz.leri yanlarına yaklaşıp niyetlerini kontrol etmelerini ve düzeltmelerini söyler.Oradan geçerler istanbula istanbulda tam havaalanına vardıklarında bir telefon yine SEYDA Hz.LERİ NİYETLERİNİ KONTROL ETMELERİNİ SÖYLER.bu böyle taaa dönene kadar sürer.Niyet bozuk olduktan sonra yapılan amel ve hayır sadece bir gereç olarak kalır.amaca dönüşmez.ALLAH niyetimizi RIZASINDAN BAŞKA BİR ŞEYE YÖNELTMESİN İNŞALLAH
-
- İslamiYasam Genel Sorumlusu
- Mesajlar: 1966
- Kayıt: 11 Eki 2006, 23:00
- Konum: İstanbul
- İletişim:
Allah razı olsun hocam. İnşallah şeytanın oyunlarına kapılmayan kullardan oluruz.
Saygılarımla
Saygılarımla
Helalin fazlası hesap, haramın fazlası azaptır.
İletişim: destek@islamiyasam.com
İletişim: destek@islamiyasam.com
Rabbim bizleri göz açıp kapayana dek nefsimizle ve şeytanla başıboş bırakmasın! İslam dininde yapılan herşey iki nokta arasında ki ince bir sınırda gibidir. Çizginin neresinde olduğumuzu her daim kontrol etmekte bizim vazifemiz. Rabbim kalplerimizi doğru yolda sabit kılsın. Emanetini kabzetmek zamanına kadar bizleri emanetinde emin kılsın! Amin.
-
- Forum Sorumlusu
- Mesajlar: 428
- Kayıt: 11 Kas 2008, 00:00
- Konum: http://alicinan.wordpress.com/
- İletişim:
Re:
Bu güzel dualar için Amin Amin Amin.
Cümlemizden razı olsun inşaallah...
Cümlemizden razı olsun inşaallah...
Bin tane mazeret, bir tane başarıya denk değildir… Tarih yazılırken okunmaz, yazıldıktan sonra okunur...