BUL GETİR OYUNU
Moderatörler: ucharfbesnokta, Ertugrul
-
- Forum Sorumlusu
- Mesajlar: 428
- Kayıt: 11 Kas 2008, 00:00
- Konum: http://alicinan.wordpress.com/
- İletişim:
-
- Forum Sorumlusu
- Mesajlar: 428
- Kayıt: 11 Kas 2008, 00:00
- Konum: http://alicinan.wordpress.com/
- İletişim:
Re:
[align=center]Buda benden olsun
Hasret denizinde yüzenlere...
[/align]
Bende huzurun resmini istesem ..
Hasret denizinde yüzenlere...
[/align]
Bende huzurun resmini istesem ..
Aynı yalınlıkla ölmek isterim Kırda bir çiçek gibi, sakin, gösterişsiz....Mum yerine yıldızlar parlasın üstümde Yeryüzü uzansın altımda sessiz.......(Jose Marti)
- lazhuseyin
- Özel Üye
- Mesajlar: 1256
- Kayıt: 01 Eyl 2008, 23:00
- Konum: istanbul küçükköyden
Re:
bende mutlu bir aile resmi istesem
-
- Forum Sorumlusu
- Mesajlar: 428
- Kayıt: 11 Kas 2008, 00:00
- Konum: http://alicinan.wordpress.com/
- İletişim:
- Hz Süleyman ve Hüdhüd Kusu
Kategori: Buyuk dusunurlerin sozleri,Bilgelik,Ustalik,Hikmet,Yorum,Kitap ve hayata dair hersey
Hz.Süleymanın haberdarı olan Hüdhüd kuşu ona bir gün şöyle haber getirir:
- Ben bugün şu ana kadar hiçbirimizin varlığından haberimiz olmadığı Sebeyi gördüm onun kraliçesini gördüm. Büyüük mülkleri, geniş topraklar var. Ancak bunlar bu kadar dünyalığa rağmen Allahı bırakıp güneşe secde ediyorlar. Ne yaptıklarının farkında değiller.
Hz.Süleyman bu durumdan rahatsız olur. Hemen o kraliçeye ve kendi gibi Allaha ortak koşan yöneticilerine bir mektup yazarak, hak yola, islama çağrıyor, yoksa ordularını sevk edeceğine değiniyor ve herşeyden önce ülkesine davet ediyordu. Kraliçe ülkesini akıllıca yönetiyor, acele kararların altına imza atmıyordu. Her şeyi ile mükemmeldi, sadece aklı ona Allahı bilmek ve sadece Allaha ibadet etmek konusunda ihanet etmişti. Mektubu okuyunca öfkeye kapılmadı. Kendi başına bir karar almadı. Vezirlerine bu mektubu okuttu.
Bu mektup öyle sıradan bir mektup değildi. Zamanın en büyük kralından ve insanları Allaha davet eden bir peygamberden gelmekteydi. Vezirler, güçlerinden, askerlerinden, teknojilerinin üstünlüğünden bahsetmeyue başladılar. Ancak bu konuda Kraliçe ikna olmayıp diğer yok olan krallıkları hatırlatıp, ülkenin ve halkının sonu olabileceğinide belirterek:
- Ben süleymana çok kıymetli hediyeler göndereceğim. Eğer bu hediyeleri kabul ederse, o gerçekten bir kraldır ve bu takdirde durmayın hemen ona savaş açın. Yok eğer hediyeleri kabul etmezse, bu takdirde o bir peygamberdir, o zaman hemen ona tabi olun!
Kraliçe, denemek içinHz.Süleyman hediyeler gönderir. ancak Hz.Süleyman hediyelerine rağbet etmez, yüz çevirir.
- Beni dünya malı ile etkilyeceğinizi mi sanıyorsunuz? Mallarınız da, şirkiniz da sizin olsun. Bana Allah tarfından verilen çok daha hayırlıdır. Durum ciddidir. Mesele davet ve itaat meselesidir, alışveriş meselesi değil.
Hz.Süleyman daha sonra orduları ile üzerlerine söyler. Heyet gelip durumu kraliçelerine anlatırlar. Analtılanları dinleyen Kraliçe ve halkı Hz.süleymana itaat ederler ve Hz.Süleymanı ziyaret etmek üzere Kraliçe yola koyulur.
Hz.Süleymanonalrın itaat etmiş oldukalrına çok sevinir ve Allaha hamd ü senalar eder. Kraliçeye Allahın mücizelerinden birini göstermek isterki bu mucize ile Kraliçe Allahın güç ve kuvvetine, Hz.Süleymana vermiş olduğu nimetlere daha fazla delalet etsin. Bunun için, kraliçenin kuvvetli ve emin ellere teslim ettiği tahtını, o gelmeden önce getirmek istedi. Bu isteği yerine geldi ve mucize gerçekleşmiş oldu. Bu arada tahtın bazı detayda kalan özelliklerininde değişmesin emretti, emri yerine getirildi.
Hz.Süleyman insanlardan ve cinlerden olan ustalara camdan büyük bir saray yapmalarını emretti, onlarda yaptılar, altından su akıttılar. Durumu bilmeyen herkes her tarafın su olduğunu sanırdı. Oysa su ile nehrin arasında cam vardı. Kraliçe Belkis onu gördüğünde, hiç kuşkusuz onu su zannedip, eteklerini sıyıracaktı. İşte o zaman da hatası ortaya çıkacak, bakışının kusurlu olduğu ve dış görünüşün kendisini aldattığını idrak edecekti. Bu yöntem bin delil getirmekten daha tesirliydi.
Evet, öyle de oldu. Belkis, onca aklı ve zekasına rağmen beklenen hataya düştü. Salonun döşemesinin cam değil akan bir su olduğunu sanarak eteklerini topladı ve öylece suya adım atmak istedi. Bu arada Hz.Süleyman kendisini hemen uyardı:
- Bu, pürüzsüz bir camdır sadece
O anda kraliçenin gözündeki perde kalktı ve dış görünüşe alkdama hususundaki cehaletini anladı. Güneşe ibadet atmekle hata yaptığını idrak etti ve:
- Süleymanla beraber alemlerin rabbi olan Allaha teslim oldum, dedi
Kategori: Buyuk dusunurlerin sozleri,Bilgelik,Ustalik,Hikmet,Yorum,Kitap ve hayata dair hersey
Hz.Süleymanın haberdarı olan Hüdhüd kuşu ona bir gün şöyle haber getirir:
- Ben bugün şu ana kadar hiçbirimizin varlığından haberimiz olmadığı Sebeyi gördüm onun kraliçesini gördüm. Büyüük mülkleri, geniş topraklar var. Ancak bunlar bu kadar dünyalığa rağmen Allahı bırakıp güneşe secde ediyorlar. Ne yaptıklarının farkında değiller.
Hz.Süleyman bu durumdan rahatsız olur. Hemen o kraliçeye ve kendi gibi Allaha ortak koşan yöneticilerine bir mektup yazarak, hak yola, islama çağrıyor, yoksa ordularını sevk edeceğine değiniyor ve herşeyden önce ülkesine davet ediyordu. Kraliçe ülkesini akıllıca yönetiyor, acele kararların altına imza atmıyordu. Her şeyi ile mükemmeldi, sadece aklı ona Allahı bilmek ve sadece Allaha ibadet etmek konusunda ihanet etmişti. Mektubu okuyunca öfkeye kapılmadı. Kendi başına bir karar almadı. Vezirlerine bu mektubu okuttu.
Bu mektup öyle sıradan bir mektup değildi. Zamanın en büyük kralından ve insanları Allaha davet eden bir peygamberden gelmekteydi. Vezirler, güçlerinden, askerlerinden, teknojilerinin üstünlüğünden bahsetmeyue başladılar. Ancak bu konuda Kraliçe ikna olmayıp diğer yok olan krallıkları hatırlatıp, ülkenin ve halkının sonu olabileceğinide belirterek:
- Ben süleymana çok kıymetli hediyeler göndereceğim. Eğer bu hediyeleri kabul ederse, o gerçekten bir kraldır ve bu takdirde durmayın hemen ona savaş açın. Yok eğer hediyeleri kabul etmezse, bu takdirde o bir peygamberdir, o zaman hemen ona tabi olun!
Kraliçe, denemek içinHz.Süleyman hediyeler gönderir. ancak Hz.Süleyman hediyelerine rağbet etmez, yüz çevirir.
- Beni dünya malı ile etkilyeceğinizi mi sanıyorsunuz? Mallarınız da, şirkiniz da sizin olsun. Bana Allah tarfından verilen çok daha hayırlıdır. Durum ciddidir. Mesele davet ve itaat meselesidir, alışveriş meselesi değil.
Hz.Süleyman daha sonra orduları ile üzerlerine söyler. Heyet gelip durumu kraliçelerine anlatırlar. Analtılanları dinleyen Kraliçe ve halkı Hz.süleymana itaat ederler ve Hz.Süleymanı ziyaret etmek üzere Kraliçe yola koyulur.
Hz.Süleymanonalrın itaat etmiş oldukalrına çok sevinir ve Allaha hamd ü senalar eder. Kraliçeye Allahın mücizelerinden birini göstermek isterki bu mucize ile Kraliçe Allahın güç ve kuvvetine, Hz.Süleymana vermiş olduğu nimetlere daha fazla delalet etsin. Bunun için, kraliçenin kuvvetli ve emin ellere teslim ettiği tahtını, o gelmeden önce getirmek istedi. Bu isteği yerine geldi ve mucize gerçekleşmiş oldu. Bu arada tahtın bazı detayda kalan özelliklerininde değişmesin emretti, emri yerine getirildi.
Hz.Süleyman insanlardan ve cinlerden olan ustalara camdan büyük bir saray yapmalarını emretti, onlarda yaptılar, altından su akıttılar. Durumu bilmeyen herkes her tarafın su olduğunu sanırdı. Oysa su ile nehrin arasında cam vardı. Kraliçe Belkis onu gördüğünde, hiç kuşkusuz onu su zannedip, eteklerini sıyıracaktı. İşte o zaman da hatası ortaya çıkacak, bakışının kusurlu olduğu ve dış görünüşün kendisini aldattığını idrak edecekti. Bu yöntem bin delil getirmekten daha tesirliydi.
Evet, öyle de oldu. Belkis, onca aklı ve zekasına rağmen beklenen hataya düştü. Salonun döşemesinin cam değil akan bir su olduğunu sanarak eteklerini topladı ve öylece suya adım atmak istedi. Bu arada Hz.Süleyman kendisini hemen uyardı:
- Bu, pürüzsüz bir camdır sadece
O anda kraliçenin gözündeki perde kalktı ve dış görünüşe alkdama hususundaki cehaletini anladı. Güneşe ibadet atmekle hata yaptığını idrak etti ve:
- Süleymanla beraber alemlerin rabbi olan Allaha teslim oldum, dedi