Şehidlerimize 500.000 Yasin-i Şerif
Moderatörler: ucharfbesnokta, Ertugrul
Şehidlerimize 500.000 Yasin-i Şerif
Sevgili arkadaşlarım 253.000 Olarak Başladık ve gerçekten çok güzel şeyler oldu. Şu Anda 271.000 gibi bir rakama ulaştık. sayıyı 500.000 e çıkarmaya karar verdik desteklerinizi bekliyorum inşallah 18 MART a kadar.
1 tane yasin bile bizim için çok değerli bunu unutmayın lütfen... Allaha emanet olun.
1 tane yasin bile bizim için çok değerli bunu unutmayın lütfen... Allaha emanet olun.
Re: Şehidlerimize 500.000 Yasin-i Şerif
BENİM 3 TANE VAR OKUNMUŞ YASİNİM..VEREBİLİRİM KARDEŞİM...2 TANE DAHA OKUYAYIM 5 TANE OLSUN..YANİ BENDEN 5 YASİN ALABİLİRSİN..İNŞALLAH HİZMETİNİZDE MUVAFFAK OLURSUNUZ..
Rahmetinden Bir Damla Bizede Ayır YaRAB...
Re: Şehidlerimize 500.000 Yasin-i Şerif
5 yasin-i şerifde ben göndereyim şehitlerimize şimdiden kabul edilmesi duasıyla..
Re: Şehidlerimize 500.000 Yasin-i Şerif
15 de ben göndereyim kardeşim, Allah kabul etsin.Selametle
Bizim yolumuz, incinmemek ve incitmemek yoludur!..
Re: Şehidlerimize 500.000 Yasin-i Şerif
Allah razı olsun kardeşlerim. Allah önce peygamberimiz hz. Muhammed s.a.v min sonra da şehidlerimizin şefaatine nail eylesin
Şehidlerimize 500.000 Yasin-i Şerif
AMINalper_88 yazdı:Allah razı olsun kardeşlerim. Allah önce peygamberimiz hz. Muhammed s.a.v min sonra da şehidlerimizin şefaatine nail eylesin
Bizim yolumuz, incinmemek ve incitmemek yoludur!..
Re: Şehidlerimize 500.000 Yasin-i Şerif
10 yasin daha gönderiyorum;ikram olunsun inş.
Arkadaşlar öncelikle kardeşimden konuları ben devraldım. hepinize s.a., rdeşimden Konuyu ben devraldım..
Ben düşündüm ve birşeyler yazmaya karar verdim. Vehbi Vakkasoğlu adlı çok muhterem bir yazarımız var, ben gerçekten kitaplarını zevk alarak okuyorum. Bir Destandır Çanakkale adlı kitabında çok güzelbir bölümü var bunu herkes ile paylaşmak istedim.. [*)B.vefa Karatay / Mehmetcik ve Anzaklar]
O sabah yine bütün şiddetiyle başlamış olan boğazlaşma, Akşama doğru birliklerimizin üstünlüğüyle devam ediyordu. Gözetleme yerinde, gelişen süngü hücumlarını heyecanla izlemekteydim. Kükremiş Arslanlar gibi düşman siperlerine atılan Mehmetçiklerin 'Allah Allah' nidaları ufku sarmış, vahşi bir uygarlığın gücünü temsil eden düşman zırhlılarının top seslerini bile bastırır olmuştu.
Arkamda duyduğum ayak sesleri üzerine başımı çevirince, karşımda Ali Çavuş u buldum. Sararmış yüzü derin bir acının belirli izleriyle çizgiliydi. Daha 'neyin var' diye sormama meydan kalmadan, o müthiş gerçeği anlamama yetecek bir hareketle, kolunu uzatmıştı. Dehşetle sarsıldım. Çavuşun sol kolu, bileğinin 4-5 parmak kadar yukarısında parçalanmış, kanlar içinde idi. Elinin yere düşmemesini ancak zayıf bir bağlantı önlüyordu. Ali Çavuş avurtlarını sıkarak acısını önlemeye çalışırken, cebinden çıkardığı bir çakıyı bana uzatmış ve 'ŞUNU KESİVER KUMANDANIM' ricasıyla yardım istemekteydi. Bu 3 kelimelik sözde, öyle dehşet verici bir istek ve öylesine kesin bir zorunluluk vardı ki, bir kaç saniye içinde, tüylerimi ürperten o işlemi yapmaktan uzak kalamadım. Bir teselli sözü söylemiş olmak için de 'ÜZÜLME ALİ ÇAVUŞ ALLAH VÜCUDUNA SAĞLIK VERSİN' diyebildim.
ALİ ÇAVUŞ, YERE DÜŞEN ELİNE, ELSİZ KALAN KOLUNA VE AKMAKTA OLAN KANINA BİR SÜRE SESSİZCE BAKTIKTAN SONRA, GÖZLERİNİ ATEŞ VE DUMAN İÇİNDEKİ UFKA DOĞRU ÇEVİRDİ ''FEDA OLSUN VATAN SAĞOLSUN'' !!!!İşte arkadaşlar dedelerimiz bu topraklarda rahat olabilelim diye öylesine derin bir imanla, öylesine kanlı çarpışmışlar ki... işte biz Yasin-i Şerifleri bu yüzden istiyoruz....
Ben düşündüm ve birşeyler yazmaya karar verdim. Vehbi Vakkasoğlu adlı çok muhterem bir yazarımız var, ben gerçekten kitaplarını zevk alarak okuyorum. Bir Destandır Çanakkale adlı kitabında çok güzelbir bölümü var bunu herkes ile paylaşmak istedim.. [*)B.vefa Karatay / Mehmetcik ve Anzaklar]
O sabah yine bütün şiddetiyle başlamış olan boğazlaşma, Akşama doğru birliklerimizin üstünlüğüyle devam ediyordu. Gözetleme yerinde, gelişen süngü hücumlarını heyecanla izlemekteydim. Kükremiş Arslanlar gibi düşman siperlerine atılan Mehmetçiklerin 'Allah Allah' nidaları ufku sarmış, vahşi bir uygarlığın gücünü temsil eden düşman zırhlılarının top seslerini bile bastırır olmuştu.
Arkamda duyduğum ayak sesleri üzerine başımı çevirince, karşımda Ali Çavuş u buldum. Sararmış yüzü derin bir acının belirli izleriyle çizgiliydi. Daha 'neyin var' diye sormama meydan kalmadan, o müthiş gerçeği anlamama yetecek bir hareketle, kolunu uzatmıştı. Dehşetle sarsıldım. Çavuşun sol kolu, bileğinin 4-5 parmak kadar yukarısında parçalanmış, kanlar içinde idi. Elinin yere düşmemesini ancak zayıf bir bağlantı önlüyordu. Ali Çavuş avurtlarını sıkarak acısını önlemeye çalışırken, cebinden çıkardığı bir çakıyı bana uzatmış ve 'ŞUNU KESİVER KUMANDANIM' ricasıyla yardım istemekteydi. Bu 3 kelimelik sözde, öyle dehşet verici bir istek ve öylesine kesin bir zorunluluk vardı ki, bir kaç saniye içinde, tüylerimi ürperten o işlemi yapmaktan uzak kalamadım. Bir teselli sözü söylemiş olmak için de 'ÜZÜLME ALİ ÇAVUŞ ALLAH VÜCUDUNA SAĞLIK VERSİN' diyebildim.
ALİ ÇAVUŞ, YERE DÜŞEN ELİNE, ELSİZ KALAN KOLUNA VE AKMAKTA OLAN KANINA BİR SÜRE SESSİZCE BAKTIKTAN SONRA, GÖZLERİNİ ATEŞ VE DUMAN İÇİNDEKİ UFKA DOĞRU ÇEVİRDİ ''FEDA OLSUN VATAN SAĞOLSUN'' !!!!İşte arkadaşlar dedelerimiz bu topraklarda rahat olabilelim diye öylesine derin bir imanla, öylesine kanlı çarpışmışlar ki... işte biz Yasin-i Şerifleri bu yüzden istiyoruz....
Re:
arkadaslar ben 100 yasin daha almak istiyorum. Allah cumlemizin dualarını kabul eylesin.bu arada hedefe ulaşmamıza ne kadar kaldı,ogrenebilirmiyim acaba ...simdiden Allah razı olsun
HER HAYIRDA BİR ŞER;HER ŞERDE DE BİR HAYIR VARDIR!!!
Allah razı olsun cnm kardeşim. malesef hedefe var daha ama olucak inş. çünkü diğeri de birden tamamlanmıştı. daha vakit olduğu için zihnimi sıkmamaya çalışıyorum:=)
Arkadaşlar tekrar sevgili vehbi vakkasoğlunun kitabından bir bölümü sizinle paylaşmak istiyorum, Bu Çanakkale hatırasını dostu Veysel kafalı bey yazıp yollamış..
Namazla Kurtulan Mustafa Hulusi Efendi
Mustafa Hulusi efendi, Kayseri'nin Yahyalı ilçesinden, tasavvuf ehli kıymetli bir zattır. Askerliği Çanakkale de geçmiş, fiilen harbe iştirak etmiştir.
Mustafa Hulusi Efendi, savaşın en kızgın zamanlarında dahi, namazını hiç geçirmemiş. Siperde, oturarakta olsa namazını daima kılmış. Hiç kazaya bırakmamış takva sahibi bir genç...
Yine şiddetli bir çatışma başlamış, Mustafa Hulusi efendi nin birliği kan ve ateş içinde kalmıştır. Top gülleleri, makineli tüfek ateşleri, kurşunlar etrafı kasıp kavuruyor. Ortalık alev alev yanıyor. Günlerce siperden dışarı çıkamıyorlar.
Mustafa Hulusi Efendi, o günlerden birinde, manga kumandanına rica ediyor.
''Kumandanım, günlerdir siperdeyiz. Doğru dürüst ne abdest aldık, ne de namaz kıldık. şu yakınımızda bir akarsu var. Müsaade ederseniz ben oraya kadar gitmek; abdest alıp, ayakta, huzur içinde ikindi namazımı kılmak istiyorum.''
Kumandan, ''Aman Mustafa!'' der. ''Sen ne diyorsun? Kurşunlar yağmur gibi yağıyor, görmüyor musun?''
''olsun kumandanım, bir şey olmaz inşallah''
Mustafa Hulusi Efendi, öyle ihlaslı ısrar eder ki, kumandan sonunda müsaade eder.
''Peki, ama çok dikkatli ve tedbirli git.'' der.
Mustafa Hulusi Efendi, siperden ayrılıp, koşarak suyun başına varıyor. Hemen abdestini alıyor. Günlerdir hasret kaldığı şekilde, ayakta namazını kılmaya başlıyor.
O esnada yakınına düşen bir top güllesinin savurduğu topraklar tepesinden dökülüyor. Diz kapaklarına kadar torağa gömülüyor.
Fakat o, Rabbinin huzurunda huzur bulmuştur. Hiç aldırış etmez, huşu içinde namazını kılmaya devam eder.
Namaz biter bitmez, sürünerek, yuvarlanarak dönüşe geçer. Epey zahmetli bir şekilde siperine ulaşır. Ancak bir de ne görsün, siper isabet almış ve darmadağın olmuştur. Daha da hazini, Mustafa Hulusi Efendi'nin kumandanı ve arkadaşları bütünüyle şehid olmuşlardır..........
Arkadaşlar tekrar sevgili vehbi vakkasoğlunun kitabından bir bölümü sizinle paylaşmak istiyorum, Bu Çanakkale hatırasını dostu Veysel kafalı bey yazıp yollamış..
Namazla Kurtulan Mustafa Hulusi Efendi
Mustafa Hulusi efendi, Kayseri'nin Yahyalı ilçesinden, tasavvuf ehli kıymetli bir zattır. Askerliği Çanakkale de geçmiş, fiilen harbe iştirak etmiştir.
Mustafa Hulusi Efendi, savaşın en kızgın zamanlarında dahi, namazını hiç geçirmemiş. Siperde, oturarakta olsa namazını daima kılmış. Hiç kazaya bırakmamış takva sahibi bir genç...
Yine şiddetli bir çatışma başlamış, Mustafa Hulusi efendi nin birliği kan ve ateş içinde kalmıştır. Top gülleleri, makineli tüfek ateşleri, kurşunlar etrafı kasıp kavuruyor. Ortalık alev alev yanıyor. Günlerce siperden dışarı çıkamıyorlar.
Mustafa Hulusi Efendi, o günlerden birinde, manga kumandanına rica ediyor.
''Kumandanım, günlerdir siperdeyiz. Doğru dürüst ne abdest aldık, ne de namaz kıldık. şu yakınımızda bir akarsu var. Müsaade ederseniz ben oraya kadar gitmek; abdest alıp, ayakta, huzur içinde ikindi namazımı kılmak istiyorum.''
Kumandan, ''Aman Mustafa!'' der. ''Sen ne diyorsun? Kurşunlar yağmur gibi yağıyor, görmüyor musun?''
''olsun kumandanım, bir şey olmaz inşallah''
Mustafa Hulusi Efendi, öyle ihlaslı ısrar eder ki, kumandan sonunda müsaade eder.
''Peki, ama çok dikkatli ve tedbirli git.'' der.
Mustafa Hulusi Efendi, siperden ayrılıp, koşarak suyun başına varıyor. Hemen abdestini alıyor. Günlerdir hasret kaldığı şekilde, ayakta namazını kılmaya başlıyor.
O esnada yakınına düşen bir top güllesinin savurduğu topraklar tepesinden dökülüyor. Diz kapaklarına kadar torağa gömülüyor.
Fakat o, Rabbinin huzurunda huzur bulmuştur. Hiç aldırış etmez, huşu içinde namazını kılmaya devam eder.
Namaz biter bitmez, sürünerek, yuvarlanarak dönüşe geçer. Epey zahmetli bir şekilde siperine ulaşır. Ancak bir de ne görsün, siper isabet almış ve darmadağın olmuştur. Daha da hazini, Mustafa Hulusi Efendi'nin kumandanı ve arkadaşları bütünüyle şehid olmuşlardır..........