HAREMLİK – SELÂMLIK ÜZERİNE

Tasavvûf Bölümü

Moderatörler: ucharfbesnokta, Ertugrul

Cevapla
Zulal
Forum Sorumlusu
Forum Sorumlusu
Mesajlar: 776
Kayıt: 24 Şub 2007, 00:00

HAREMLİK – SELÂMLIK ÜZERİNE

Mesaj gönderen Zulal »

HAREMLİK – SELÂMLIK ÜZERİNE
“Harem”Arapça bir kelimedir ve “kişinin îtina ile koruduğu, uğrunda mücâdele ettiği şey” demektir. Bir hadîs-i şerifte “Malı uğrunda öldürülen şehittir, canı uğrunda öldürülen şehittir, dîni uğrunda öldürülen şehittir, ırzı uğrunda öldürülen şehittir”(Buhâri, Mezâlim 33)buyrulmuştur. Bu hadîs-İ şerif bir bakıma İslâm’da “Îtina ve ihtimamla korunması gereken”kıymetleri saymaktadır. Kişinin “ırzı”da korunması gereken değerlerin en önemlilerindendir. Bu bakımdan “harem”telakkî edilmiş ve kötü ellere, kem gözlere karşı titizlikle korunmuştur.
Bütün bu mânâlar göz önünde bulundurularak, “harem, herkesin girmesine müsâade edilmeyen, saygıdeğer ve mukaddes yer”diye târif edilmiştir. Bu mevzuuda M. Zeki Pakalın’ın Tarih Deyimleri ve Terimleri’ndeki bir târif ise şöyledir:
“Harem, sarayla konakların ve evlerin kadınlara mahsus kısmına verilen addır. Bu yere “Harem Dairesi”de denilirdi. Erkeklerinkine ise, ‘selâmlık’ adı verilirdi. Harem, zevce mânâsına da gelir. Yine Harem, girilmesi memnû (yasak) olan yer, mukaddes ve muhterem olan şey demektir. Bundan dolayıdır ki, eskiden haremlik ve selâmlık diye ikiye ayrılan saray ve konakların girilmesi memnû olan harem kısmı, kadınların ikâmetine mahsustu.” (Harem maddesi)
“Selâmlık”ise yine Arapça bir kelime olup “selâm”a, Türkçe yapım eki olan “lık” ilâve edilmiş, “selâm ve selâmlaşma yeri” mânâsında bir ıstılâhtır. Yani “Haremlik”in mukâbili olan mekân demektir ki, konaklarda erkeklere mahsus daireye verilen isimdir. “Selâmlık Dairesi”de denilirdi.
“Haremli ve Selâmlık”ın tarihî seyrine gelince... Öncelikle bu mevzuu ile alâkalı bir âyet-İ kerimeyi ele alalım. Âyet-i Kerime, Resûlüllah (s.a.v.) Efendimiz’in Zeynep vâlidemizle evlendiklerinde verdikleri ziyâfet sırasında, bazı sahâbilerin oturma ve sohbeti sıkıntı verecek biçimde uzatmaları üzerine, onları ikaz için nâzil olmuştur:
“Ey mü’minler! Bir yemek için size izin verilmiş olması hâli müstesnâ, Nebî (s.a.v.)’nin evlerine girmeyin (yemeğe çağrılıp da girdiğiniz vakit ise) yemek kabını gözetlemeyin. Dâvet edildiğiniz vakit girin. Yemeği yediğinizde hemen dağılın. (Yemekten sonra) sohbete dalmayın. Çünkü bu hareketiniz Peygamber (s.a.v.)’i üzüyor; fakat o, (size bunu söylemekten) utanıyordu. Ama Allah, hakkı söylemekten çekinmez. Peygamber (s.a.v.)’in hanımlarından birşey istediğiniz zaman, hicap (perde) arkasından isteyin. Bu, hem sizin kalbleriniz, hem de onların kalbleri için daha temiz bir davranıştır...” (S.Ahzâb, 53)
Buhârî’nin naklettiğine göre, Hz. Ömer (r.a.)’in, “Ey Allah’ın Resûlü, senin yanına iyiler de giriyor, kötüler de... Mü’minlerin annelerine ‘hicâp’ emretseniz nasıl olur?” demesi üzerine bu âyet-İ kerime indirildi. Enes bin Mâlik hazretlerinin anlattığına göre ise, “Düğün yemeğine gelenler dağıldıktan sonra geldim ve ‘Ey Allah’ın Resûlü, gittiler’dedim. Hemen kalkıp odasına girdi. Ben de girmek üzere kalktım ama, önüme hicâp (perde) çekiverdi de bu âyet indirildi.” Âyet-i kerimenin nûzül sebebi ile alâkalı en sağlam rivâyetler bu ikisidir.
Âyet-i kerimede geçen bu hükme, bütün kadınlar dahildir. Çünkü mü’minler, Allah Teâlâ’nın sadece Resûlüne has kıldığı hükümler dışında ona uymak ve onu örnek almakla memurdur. O halde, eve gelen erkek müsâfirlerle evin hanımı ve diğer kadınlar arasında bir engel (ayrı oda veya perde) bulunmalı... Ve yine erkekler kadınlardan bir hâcet isteyeceklerse, bunu perdenin arkasından istemelidirler. Tabiatıyla bu çeşit bir hâcet perde arkasından isteniyor ve ihtiyaç hâlinde dahi bir araya gelinemiyorsa, ihtiyacın olmadığı zamanlarda kadınların yabancı erkeklerle, ev içi oturmaları tarzında bir arada olmaları bu âyetin beyânına aykırı olur. Çünkü sohbet ülfeti, ülfet de alâkayı kolaylaştırır. Bu yüzden olmalıdır ki, İslâm’da kayınlar gibi yakın-yabancıyla halvet “ölüm” sayılmıştır.
Elmalılı merhum, mezkûr âyetin tefsirinde şu açıklamayı yapmıştır:“Artık onlara soracaklarınızı bir hicâb, yani göörülmelerine mâni bir perde, bir siper arkasından sorun. Bundan böyle Harem farz kılınmıştır ki, o zamana kadar Araplarda âdet değildi.”(6/3921)
hulâsa, Haremlik ve Selâmlık’tan gâye; ırzın ve mahremiyetin muhâfazasıdır. O halde mü’min; bu gâye ve hedeften uzaklaştırıcı hâl ve hareketlerden, karma meclis ve oturumlardar uzak kalmalıdır.
SIRR
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 890
Kayıt: 04 Eyl 2007, 23:00
Konum: Uzak mescidin yüreğinden..

Re: HAREMLİK – SELÂMLIK ÜZERİNE

Mesaj gönderen SIRR »

Allah razı olsun Zülal. Çok değerli bir konuyu paylaşmışsın.
Dikkat etmemiz gereken bunca hassas konu varken,mü'min ve mü'minelerin üstüne büyük görev düşüyor.


İnşallah okuduklarımızla amel edenlerden oluruz.
Aynı yalınlıkla ölmek isterim Kırda bir çiçek gibi, sakin, gösterişsiz....Mum yerine yıldızlar parlasın üstümde Yeryüzü uzansın altımda sessiz.......(Jose Marti)
Kullanıcı avatarı
OMERUL_FARUK
Yeni Üye
Yeni Üye
Mesajlar: 16
Kayıt: 01 Ağu 2008, 23:00
Konum: Azerbaycan baku

Mesaj gönderen OMERUL_FARUK »

Selamun aleykum.Zaten dunyada ne fitneler ne musibetler geliyorsa bunlardan biride haremlik selamliga layikinca itaat etmememizden kaynaklaniyor.
Kullanıcı avatarı
ersen
Yeni Üye
Yeni Üye
Mesajlar: 3
Kayıt: 03 May 2007, 23:00

Re:

Mesaj gönderen ersen »

zulal emeğine sağlık..guzel konu ve delıllerıyle aydınlatmışsın teşekur ederım.ancak formunu okurken kullandığın logonun değişken olması dıkkat dağıtıcı bılgılerınıze .tşk.
Aşk birbirine bakmak değil birlikte aynı yöne bakmaktır.
Kullanıcı avatarı
nahnulillah_99
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 279
Kayıt: 15 Kas 2008, 00:00

Re:

Mesaj gönderen nahnulillah_99 »

ALLAH RAZI OLSUN...
Cevapla

“Tasavvûf” sayfasına dön