Her gün, saat ve saniye bizim en değerli sermayemizdir. Ancak her meslek gurubu 365 gün çalışır da mahsülünü belirli zamanlarda alır ya veya her iş gurubunun işinin iyi olduğu mevsimi vardır ya işte 27nci gecesinde Mîrac gerçekleşen Receb ayı, 15nci gecesi Regaip Gecesi olan Şaban ayı, 27nci gecesi Kadir Gecesi olan Ramazan ayı, halkımızın tabiri ile üç aylar başlamış oldu.
İşin mevsiminde kazancımıza, hasat zamanında mahsulümüze katkıda bulunalım, bereketinin artması için çok çalışalım.
Ömür kısa.
Dünyaya geldiğimiz ve bir nefes aldığımız gün ahiret yolculuğu da başlamış olur. Aldığımız her nefes bize hayat verirken sayılı nefeslerimiz de tükenmeye başlamış demektir.
Ağacın ömrünü bitiren bıçkının giderken ve gelirken kestiği gibi nefeslerimiz de hem girerken hem çıkarken ömür ipimizi kesmekte.
Ömür, Rabbimizden bize verilen bir sermayedir. Bu sermayenin sayısı da Rabbimizin katında bellidir. İnsana verilen en değerli sermayedir.
Ama insanoğlunun da en az değer verdiği sermaye zamandır. Aldığımız her nefes ömrümüzden bir şeyler alıp götürmektedir.
Öyleyse sermayeyi bize veren Allah, verdiği bu sermayeyi geriye alıyor. Rabbim verdiği bu sermayenin kârını bize bağışlıyor.
Ömür sermayesini iyi kullanamayanlar, altın, dolar, mal mülk peşinde en değerli sermayesini bitirenlerin gözleri, geride kalırmış.
Ömür sermayesini çok iyi değerlendirenler, Kurânın tarif ettiği sağlam bir iman, yine Kurânın emrettiği, sevgili peygamberimizin yaşayıp örnek olduğu ameli salih üzere yürürken bütün insanlığa en doğruyu, en adil olanı tavsiye edenler ve bu yolda sabırla yürüyenler ömür sermayesini çok güzel kullandıklarından gözleri öne doğru Rabbin rızasına doğru bakar.
Fahreddin-i Razi (Rahmetullahı aleyh) tefsirinde diyor ki; Ben zamanın değerini pek anlayamazdım. Vel-Asr suresini okurdum da manayı gönlüme yer ettiremezdim. Bir gün çarşıda buz satıcısı gördüm. Şöyle bağırıyordu; Sermayesi her an eriyen bu zata acıyın.
En değerli sermayemiz zamanımız. Milyarları kaybetseniz geriye kazanabilirsiniz. Ancak hiçbir insan, milyar veya trilyonlarını verse, ömründen bir saniyeyi geriye getirebilecek durumda değildir. Onun için her anınızı ayrı değerlendireceksiniz.
Değerli ilim adamlarından birisinin yanına bir başkası ziyarete gelmiş. Demiş ki, Efendim sizinle görüşmek, konuşmak, hoşça vakit geçirmek istiyorum. O da demiş ki Dışarıya çık, güneşi durdur sonra gel, seninle hoşça bir vakit geçirelim.
Her anın her zamanın kendisine has işi vardır. Şimdi sen geleceksin beni meşgul edeceksin, meşgul ettiğin zaman içerisinde okuyacağım kitabı bir daha okuyamam. Ama efendim ben gittikten sonra okursun Sen gittikten sonraki zamanın kendine has işi var, diyor.
Atalarımız da, bu günün işini yarına bırakma demişler. Niye? Yarının kendine has bir işi vardır da ondan. O zaman sen bu günü zayi etmiş oluyorsun.
Çünkü yaşla beraber iş de büyür. İlişkiler çoğalır, vakit azalır.
Yaşlandıkça gücün azalır ama yükün çoğalır.
Bazıları der ki; 40 yaşına geldikten sonra ben ibadetlerimi yaparım. Peki 40 yaşına geleceğinin garantisi ne?
40 yaşının kendine has görevlerinin olduğunu niye unutuyorsun? Onun için Arab şairlerinden Ahmet Şevki şöyle demiş;
Kalbinin tiktaklarını dinle, o sana şöyle söylüyor. Diyor ki; ey insan hayat, dakikalardan ve saniyelerden ibarettir. Kendin için ölümünden sonra nefsinin zikrini yükselt. Çünkü insan için anılmak ikinci bir ömürdür.
Yani öldükten sonra da anılacak işler yapmalıyız. Sana hayır dua ettirecek işler yaparsan ikinci ömre geçmiş olursun.
Bunu İbrahim (a.s)da Rabbinden istiyor zaten; Ya Rabbi! Benden sonra gelecekler katında benim adımı yükselt. Ben hayırla, doğrulukla yad edileyim. Şuara 84)
Yani benden sonra gelen insanlar arasında iyilikle anılan bir insan olayım. İkinci bir ömre geçeyim diyor. Hz. İbrahim ikinci bir ömrü hak eden insanlardandır. Biz her gün namazımızda Allahümme salli barik dualarında onu hayırla yad ediyoruz.
Peygamberimiz bir hadislerinde ne güzel ifade etmiş; Allahın insanlara lütfettiği iki nimet vardır ki, birçok insan bu nimeti değerlendirmede aldanmışlardır. O nimetler de sıhhat ve boş zamandır. (Buhari Sahih, Rikak 1, Tirmizi, zühd 1) Sıhhatinin değerini ancak hastalandığı zaman anlıyor insanlar. Boş zamanlarını da değerlendiremiyor.
İman edenler de ömürlerini kaybediyorlar, onlar da ölüyorlar. Ancak iman eden bu can ve tenini bu değersiz dünyadan değerli bir yere nakletmek suretiyle kazanıyor. Bunlar kazançlı tacirlerdir.
Kurânın tabiriyle Allah ile alış-veriş yapan insanlardır. (Tevbe 111)
Mahmut Toptaş
Ömür kısa arzularımız uzun
Moderatörler: ucharfbesnokta, Ertugrul
Re: Ömür kısa arzularımız uzun
Emeğinize sağlık.
Re: Ömür kısa arzularımız uzun
EMEĞİNE SAĞLIK ABLACIĞIM ALLAH RAZI OLSUN..
Rahmetinden Bir Damla Bizede Ayır YaRAB...