islamın tadını almak için ne yapmalıyım
Moderatörler: ucharfbesnokta, Ertugrul
islamın tadını almak için ne yapmalıyım
kardeşlerim benim sorum binlerce müslümnın yaşadığı sorunlardan. küçüklüğümden beri namazlarımı düzenli kılıyorum. sonra kuran okuyorum ama gerekli önemi vermemekten midir bilmiyorum ibadet yaparken kendimi iyi hissedemiyorum. islamı güzel yaşayan kardeşlerim. cevabınızı beliyorum. lütfen bana yardım edin. dinimi çok seviyorum daha iyi yaşabilmek için ne yapmalıyım.
Re: islamın tadını almak için ne yapmalıyım
Benden önce 6 kişi bakmış ve yorum yazmamış.Aceba? onlardamı aminenur kardeşimiz gibi bu dertten yakınıyordu.İnşaallah öyle değildir.
Ne güzel ki bu konuda bir kaygın var Rabbim ibadetlerini severek ve tad alarak yapmanı Nasibetsin inşaallah.
Benim nacizane sözüm şu olucakki Rabbini çokça zikret, sohbetlerde bulunursan kalbine umulur ki yumuşaklık gelir.Benimkisi cahilane bir öneri elimden geldiği kadarıyla..
Ne güzel ki bu konuda bir kaygın var Rabbim ibadetlerini severek ve tad alarak yapmanı Nasibetsin inşaallah.
Benim nacizane sözüm şu olucakki Rabbini çokça zikret, sohbetlerde bulunursan kalbine umulur ki yumuşaklık gelir.Benimkisi cahilane bir öneri elimden geldiği kadarıyla..
Aynı yalınlıkla ölmek isterim Kırda bir çiçek gibi, sakin, gösterişsiz....Mum yerine yıldızlar parlasın üstümde Yeryüzü uzansın altımda sessiz.......(Jose Marti)
Re: islamın tadını almak için ne yapmalıyım
SIRRCIM ÇOK GÜZEL Bİ ÖNERİ BENCE TABİİ.SORUDA DA ARKADAŞIMIZIN BELİRTTİĞİ GİBİ TAD ALAMAMA OLUYO.RABBİM TAD ALMAYI NASİP ETSİN İNŞALLAH
Zindandan Dışarı Giden Tek Yol; RüYa
. Dünyevi duygu ve düşüncelere geçit vermemeye hassasiyet ve titizlik göstermeliyiz. Zihnin başka şeylere takılması oranını her namazımızda daha bir aşağıya indirmeliyiz. Namazın büyük oranı % 80, giderek %90, % 95, % 99 konsantrosyonlu geçmeli. İdeal olanı hedeflemek namazı ne kadar ciddiye aldığımızın göstergesi olacaktır. Bu konuda, Rabbimize yaklaşma, Onun hoşnutluğunu elde etmek için konsantrosyonu yakalama konusunda hırslı olmalıyız Namaza başlamadan önce ruhi bir ön hazırlık yapmak gerekiyor. Namaza birden başlamak konsantrasyonu yakalamak için bir engeldir. Yani seccademizi serdiğimizde o an Rabbimizin huzuruna çıkmak için hareket ettiğimizi aklımıza getirmeliyiz.
Namaza durduğumuz vakit kimin manevi huzuruna girdiğimizi idrak etmeliyiz. Huzurunda durduğumuz varlığın yüce şanını ve azametini düşünmeliyiz..
6. Böyle bir varlığın huzuruna çıkabilmenin ne kadar mutluluk verici bir olay olduğunu hatırlamalıyız ve hissetmeliyiz.
7. Okuduğumuz ayet ve duaların anlamlarını ezberlemeli ve onları düşünmeliyiz. Ayet ve dualardaki anlamlar bizim namaz esnasındaki düşüncelerimizi/aklımızın faaliyetini yönlendirmeli.
.
Akla gelen dünyevi düşüncelere karşı uyanık olup bunları def etmenin mücadelesini vermeliyiz. En büyük engeller de zaten bu tür aklın başka yerlere gezintiye çıkmasıdır. Bunu gemleyebilmeliyiz. Konsantrasyonumuzu namaza toplamalıyız.
. Allah'a olan sevgimizi güçlendirecek konular üzerinde düşünmeliyiz. Mesela onun nimetlerini -kendi bedenimizdeki(kalp, göz, kulak, vs.) ve dış alemdekiler (yiyecekler, su, vs..)- sürekli hatırlamalıyız.
28. Allah'ı çok seven bir kişi namazından gafil olmaz ve namazı bırakmaz. Bu yüzden sevgimizi güçlendirirsek namazdaki azim de ister istemez güçlenecek.
Sevgi ise sevilen varlık çokca anılırsa, düşünülürse güçlenir.
O varlık niçin sevilmeli, sebepleri düşünüldüğünde sevgi de ister istemez güçleniyor
Namaza durduğumuz vakit kimin manevi huzuruna girdiğimizi idrak etmeliyiz. Huzurunda durduğumuz varlığın yüce şanını ve azametini düşünmeliyiz..
6. Böyle bir varlığın huzuruna çıkabilmenin ne kadar mutluluk verici bir olay olduğunu hatırlamalıyız ve hissetmeliyiz.
7. Okuduğumuz ayet ve duaların anlamlarını ezberlemeli ve onları düşünmeliyiz. Ayet ve dualardaki anlamlar bizim namaz esnasındaki düşüncelerimizi/aklımızın faaliyetini yönlendirmeli.
.
Akla gelen dünyevi düşüncelere karşı uyanık olup bunları def etmenin mücadelesini vermeliyiz. En büyük engeller de zaten bu tür aklın başka yerlere gezintiye çıkmasıdır. Bunu gemleyebilmeliyiz. Konsantrasyonumuzu namaza toplamalıyız.
. Allah'a olan sevgimizi güçlendirecek konular üzerinde düşünmeliyiz. Mesela onun nimetlerini -kendi bedenimizdeki(kalp, göz, kulak, vs.) ve dış alemdekiler (yiyecekler, su, vs..)- sürekli hatırlamalıyız.
28. Allah'ı çok seven bir kişi namazından gafil olmaz ve namazı bırakmaz. Bu yüzden sevgimizi güçlendirirsek namazdaki azim de ister istemez güçlenecek.
Sevgi ise sevilen varlık çokca anılırsa, düşünülürse güçlenir.
O varlık niçin sevilmeli, sebepleri düşünüldüğünde sevgi de ister istemez güçleniyor
Rahmetinden Bir Damla Bizede Ayır YaRAB...
Re:
islamı güzel yaşayanlardan olarak üzerime alınmadım... öncelikle bu mütevaziliği göstereyim...
islamı doğuştan öğrenen ve yaşayan ve de benzer arayışlara giren biri olarak şunu önerebilirim;
herşeyden önce kılavuzun her maddesini, vurguladığı gibi, katışıksız, o ana kadar duyduklarına inat belki, hayata geçirmelisin...
iki üç aylık depresif bir nedametten sonra, her şey yoluna girecektir...
ben bu şekilde buldum huzuru, erdemi...
ancak burdaki püf nokta kılavuzun her maddesini ki, 6666 derler, hayata geçirmek... kaldıki bir çok madde birbirinin tekrarı yada ilintili... çok fazla zorlayıcı olmuyor, sadece nefs denen ŞEY, her ne ise, biraz çelişip, çatışıyolar...
yeni bir yol olarak başarabilirsen, farkı fark edeceksin...
islamı doğuştan öğrenen ve yaşayan ve de benzer arayışlara giren biri olarak şunu önerebilirim;
herşeyden önce kılavuzun her maddesini, vurguladığı gibi, katışıksız, o ana kadar duyduklarına inat belki, hayata geçirmelisin...
iki üç aylık depresif bir nedametten sonra, her şey yoluna girecektir...
ben bu şekilde buldum huzuru, erdemi...
ancak burdaki püf nokta kılavuzun her maddesini ki, 6666 derler, hayata geçirmek... kaldıki bir çok madde birbirinin tekrarı yada ilintili... çok fazla zorlayıcı olmuyor, sadece nefs denen ŞEY, her ne ise, biraz çelişip, çatışıyolar...
yeni bir yol olarak başarabilirsen, farkı fark edeceksin...
En son beria tarafından 28 Mar 2008, 09:20 tarihinde düzenlendi, toplamda 1 kere düzenlendi.
İbadetlerimizde bazen büyük bir huzur duyar, derin bir heyecan hissederiz. Huzurlu ve huşulu böyle namazlar, bizi dinî hayatta şevklendiren kanatlarımız gibi olurlar.
Ancak böyle engin ruh haline girebilmek için günahlarla kirlenmeme konusunda büyük bir dikkatin içinde olunmalıdır ki, temiz bir gönülle kıbleye yönelme imkanı bulalım, huzur ve huşu içinde ibadet etme ruh haline girelim. Özellikle yaz mevsimlerinde gözlerimizin günahlı bakışlardan korunması, hayallerimizin çöplük haline gelmemesi çok mühimdir. Çünkü ruh bu âlemi, göz penceresinden seyreder. Daha açık ifadesiyle fotoğraf makinesi gibi olan gözler yöneldiği yerlerin resimlerini çekip hayal âlemimize istif eder, sonra da bize hep onları seyrettirir. Nitekim hac ve umreden yeni gelen insanlar ilk günlerinde karşılarında hep Kâbeyi bulurlar. Çünkü gözler hep oraların resmini çekip hayale istif etmiş, sonraki günlerde hep o resimlerin hayal sahnesine aksetmesi söz konusu olmuştur.
Bu bakımdan gözlerin hayali kirleten bakışlardan korunması ibadetteki huzurumuz için çok mühimdir.
Bu böyle olmasına rağmen, bizler yine de bu mevsimde, bu toplumda, bu şehirde yaşamaktayız. Ne kadar dikkat etsek de bakışlarımız kirlenmekte, hayalimize kirli sahneler aksetmekte, bu yüzden de bazen zevksiz, heyecansız, hatta zorlanarak namaz kılar hale bile gelmekteyiz. Bu halimizi nasıl yorumlamalıyız? Gerçekten de çok mu kötü vaziyetteyiz bu durumda? Karışık bir kafa ve gönülle nefsimizle mücadele ederek yaptığımız bu türlü ibadetlerin pek de değeri olmaz mı yoksa?
Efendim, yozlaşmanın had safhaya ulaştığı devrelerde ve çevrelerde zevksiz ve heyecansız da olsa, karışık kafa ve gönülle de yapılsa, kılınan namaz, yapılan ibadetler bir bakıma sevabı en çok olan namaz ve ibadetlerdendir, denebilir. Zira, nefis, şeytan, devre ve çevre, birlik olmuşlar ibadet zevkini yok etmek için vesvese veriyor, manevi ilgiyi sıfırlamaya çalışıyorlar. Siz ise onların çıkardığı bu engellere rağmen zevksiz, şevksiz de olsa pes etmiyor, görevinizi yerine getirme sebat ve sadakatini sürdürüyorsunuz. İşte bu sebat ve sadakat, sevabı daha da çoğaltır. Çünkü zevk almamaya, şevk duymamaya, kafa gönül karışıklığı içinde olmaya rağmen ibadetini ihmal etmiyor, zorlukların tümünü de yeniyorsun. Nitekim Efendimiz zorlukları yenerek yapılan ibadet konusunda şöyle buyurmuşlardır: Efdalül amali ahmazüha! Amellerin en efdali, yani sevaplısı, en zorlukla yapılanıdır!
Bu itibarla denebilir ki, ibadetlerde ne kadar zorlanma varsa, o kadar da sevap çoğalması söz konusudur. Bu yüzden bazı maneviyat büyükleri, ibadetlerinde zevk almaktan çekinmişler, Acaba zevk aldığım için mi ibadet ediyor, zevk kulu haline mi geliyorum? diye endişe duymuşlar. Zevk aldığım için değil de emredildiği için ibadet etmeli, zevk kulu değil, emir kulu olmalıyım. diye de ayırım yapmışlar, açıklık getirmişlerdir.
Demek ki, şeytan bizi aldatmamalı, huzursuz ve karışık duygularla zevksizce yaptığımız ibadetlerimizin sevabından ve sıhhatinden şüpheye düşürmemelidir. Tam aksine kafamız karışık da olsa, huzursuz da olsa ihmal etmediğimiz namazlarımızdan daha çok sevap alacağımızı düşünerek ibadetlerimizde ümitli ve ısrarlı olmalıyız. Çünkü zevk almayışımıza, huzur duymayışımıza rağmen pes etmiyor, yine ibadetimizi yerine getirmek konusunda sebat ve sadakatimizi sürdürüyoruz. Daha doğrusu, zevk kulu değil, İlahi emir kulu olduğumuzu fiilen göstermiş oluyoruz.
Ancak böyle engin ruh haline girebilmek için günahlarla kirlenmeme konusunda büyük bir dikkatin içinde olunmalıdır ki, temiz bir gönülle kıbleye yönelme imkanı bulalım, huzur ve huşu içinde ibadet etme ruh haline girelim. Özellikle yaz mevsimlerinde gözlerimizin günahlı bakışlardan korunması, hayallerimizin çöplük haline gelmemesi çok mühimdir. Çünkü ruh bu âlemi, göz penceresinden seyreder. Daha açık ifadesiyle fotoğraf makinesi gibi olan gözler yöneldiği yerlerin resimlerini çekip hayal âlemimize istif eder, sonra da bize hep onları seyrettirir. Nitekim hac ve umreden yeni gelen insanlar ilk günlerinde karşılarında hep Kâbeyi bulurlar. Çünkü gözler hep oraların resmini çekip hayale istif etmiş, sonraki günlerde hep o resimlerin hayal sahnesine aksetmesi söz konusu olmuştur.
Bu bakımdan gözlerin hayali kirleten bakışlardan korunması ibadetteki huzurumuz için çok mühimdir.
Bu böyle olmasına rağmen, bizler yine de bu mevsimde, bu toplumda, bu şehirde yaşamaktayız. Ne kadar dikkat etsek de bakışlarımız kirlenmekte, hayalimize kirli sahneler aksetmekte, bu yüzden de bazen zevksiz, heyecansız, hatta zorlanarak namaz kılar hale bile gelmekteyiz. Bu halimizi nasıl yorumlamalıyız? Gerçekten de çok mu kötü vaziyetteyiz bu durumda? Karışık bir kafa ve gönülle nefsimizle mücadele ederek yaptığımız bu türlü ibadetlerin pek de değeri olmaz mı yoksa?
Efendim, yozlaşmanın had safhaya ulaştığı devrelerde ve çevrelerde zevksiz ve heyecansız da olsa, karışık kafa ve gönülle de yapılsa, kılınan namaz, yapılan ibadetler bir bakıma sevabı en çok olan namaz ve ibadetlerdendir, denebilir. Zira, nefis, şeytan, devre ve çevre, birlik olmuşlar ibadet zevkini yok etmek için vesvese veriyor, manevi ilgiyi sıfırlamaya çalışıyorlar. Siz ise onların çıkardığı bu engellere rağmen zevksiz, şevksiz de olsa pes etmiyor, görevinizi yerine getirme sebat ve sadakatini sürdürüyorsunuz. İşte bu sebat ve sadakat, sevabı daha da çoğaltır. Çünkü zevk almamaya, şevk duymamaya, kafa gönül karışıklığı içinde olmaya rağmen ibadetini ihmal etmiyor, zorlukların tümünü de yeniyorsun. Nitekim Efendimiz zorlukları yenerek yapılan ibadet konusunda şöyle buyurmuşlardır: Efdalül amali ahmazüha! Amellerin en efdali, yani sevaplısı, en zorlukla yapılanıdır!
Bu itibarla denebilir ki, ibadetlerde ne kadar zorlanma varsa, o kadar da sevap çoğalması söz konusudur. Bu yüzden bazı maneviyat büyükleri, ibadetlerinde zevk almaktan çekinmişler, Acaba zevk aldığım için mi ibadet ediyor, zevk kulu haline mi geliyorum? diye endişe duymuşlar. Zevk aldığım için değil de emredildiği için ibadet etmeli, zevk kulu değil, emir kulu olmalıyım. diye de ayırım yapmışlar, açıklık getirmişlerdir.
Demek ki, şeytan bizi aldatmamalı, huzursuz ve karışık duygularla zevksizce yaptığımız ibadetlerimizin sevabından ve sıhhatinden şüpheye düşürmemelidir. Tam aksine kafamız karışık da olsa, huzursuz da olsa ihmal etmediğimiz namazlarımızdan daha çok sevap alacağımızı düşünerek ibadetlerimizde ümitli ve ısrarlı olmalıyız. Çünkü zevk almayışımıza, huzur duymayışımıza rağmen pes etmiyor, yine ibadetimizi yerine getirmek konusunda sebat ve sadakatimizi sürdürüyoruz. Daha doğrusu, zevk kulu değil, İlahi emir kulu olduğumuzu fiilen göstermiş oluyoruz.
Yolun düşer, Medine’yi münevvereye uğrarsan Var Yeşil Ravza’yı gör seher yeli. Yüzüm, imkânım yok, beni sorarsan Yakar ciğerimi, kor seher yeli..